Öncelikle başta Yüksel Kahraman ve tüm Lumbuzz ekibine teşekkür ederim.
Sektörde geçirdiğim 28 yılda birçok şey gördüm ve yaşadım (ilginçtir hâlâ yeni şeyler de görebiliyorum). Onların bir kısmını buradan yazılı olarak paylaşmak ve ilgi duyup merak edecekler için kalıcı bir hale dönüştürmeyi çok önemsedim ben de. Umarım bir yerlerde faydalı olurlar.
Öncelikle kendi adıma da belirtmek isterim ki hiç kimsenin kariyeri güllük gülistanlık olmamıştır; çoğunlukla birçok mücadele içinde ve bazen de zor bedeller ödeyerek geçer. Önemli olan, zor süreçlerde (sonsuza kadar sürmez) sabırlı olmak ve ümidini yitirmemektir.
İlk yazıma da 1992 yılında bu sektöre ve Arkas’a nasıl girdiğimi anlatarak başlamak istiyorum.
Askerden sonra kısa bir dönem basın sektöründe çalışmıştım. Mezun olduğum alanda (İÜ, Su Ürünleri) çalışmayı düşünmüyordum. Gazeteye de ilanla girmiştim ve belirli bir süre spor muhabiri olarak çalışmıştım. O konu bana çok uygun ve cazip gelse de sektör olarak maddi imkânsızlıkların en fazla olduğu (sigorta bile yapılmayan) yerlerden biriydi. Çalıştığım gazete de kapanınca, yine iş arayışına girmiştim. Denizcilik sektörü, özellikle de brokerlik işinde maddi imkânların daha fazla olduğunu duymuştum ama konteyner taşımacılığı ve Arkas’ı duymamıştım.
Sonra rahmetli annem ile birlikteyken bugün bile hatırladığım çok güzel bir ilan gördüm. Arkas için toplu bir işe alım ilanıydı ve yetiştirilmek üzere alınacak adayların daha sonra İzmir, İstanbul, Mersin ve Bursa’da işe başlayacaklarını söylüyordu. Nedense o anda daha ortada hiçbir şey yokken anneme bu ilana başvuracağımı ve işe gireceğimi söyledim. Sanıyorum içime doğmuştu olacak şeyler. Tabi ben o dönem de Lucien Bey’in ve dolayısıyla Arkas’ın ne kadar büyük bir vizyonu ve sektörde öncü olduğunu bilmiyordum. Bu ilan aslında konteyner taşımacılığı işinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyüyüp gelişeceğini bilen ve öngören, buna hazırlık yapmak için gençlere yatırım yapan bir liderin hayali idi. “Her şey hayal etmekle başlar.” felsefesinin benim gördüğüm ve çok etkilendiğim ilk adımlarından biriydi. O yıllarda sektöre değil ilan vermek, yetiştirilmek üzere toplu alım yapan herhangi bir şirket kesinlikle yoktu. Genelde çalışanlara sorulur varsa arkadaşları ya da akrabalarına haber vermeleri istenirdi.
İlana yaklaşık 3.500 civarı başvuru olmuştu, tabi o zaman cv uygulaması olmadığı için kendimizi tanıtan ve hayallerimizi anlatan bir yazı yazmamız istenmişti. O kısımda fena olmadığım için ilk görüşmeye çağrılmıştım. Bizzat Lucien Bey, Geza Bey ve Timuçin Bey ile 3 aday toplu görüşmeler yapmıştık. Öncesinde gidip Deniz Ticaret Odası’ndan şirket hakkında bilgiler almıştım (o zaman tabi internet de yok). Bu yaptığımın bana çok olumlu bir bakış açısı olarak döndüğünü hissetmiştim. Bu huyum hala devam eder. Şimdilerde bilgiye ulaşmak çok daha kolay ama yeni bir konu olduğunda öncesinde mutlaka araştırma yaparım. İlk görüşmede Lucien Bey’e ben brokerlik yapmak istiyorum dediğimde, gözlüklerini çıkarıp, küçük bir es yapıp mavi gözleri ile mimiklerini de katarak (bilenler bilir dediğimi) konteyner taşımacılığının çok daha büyüyeceğini, Arkas’ın da bu büyümeden önemli paylar alacağını, kariyer hedefimi bu alana kaydırmamın çok daha doğru olduğunu söylemişti. Beni tabii ki ikna etmişti ve aynen de söyledikleri fazlasıyla oldu.
Ben de söylediklerimle ya da hissettirdiklerimle onları ikna etmiştim ki ikinci görüşmeye çağrıldım. O görüşmede Geza Bey ile ilan konusunda küçük bir fikir ayrılığı yaşamıştık ama ben de inandığım ve doğru bildiklerimi söylemem gerektiğini düşünüyordum. Şimdiki jenerasyonlarda bu çok normal olmakla birlikte, o dönemde tabu olan konulardan biriydi. O yüzden görüşme sonrası biraz endişeli idim ama sonra her şey yoluna girdi. İzmir’e eğitime gidecek 30 kişinin arasına ben de katılmıştım. Hatta Geza Bey beni İzmir’de bizzat kendi ekibi olan ithalat satış ekibine almıştı. Sonrasında da hep destek olmuştur, tabii ki zorladığı anlar da çoktur. Kendisi ile hâlâ görüşürüz sosyal medya üzerinden. Gerçekten o dönemde büyük ses getirmişti bu işe alım (hem şirket içinde hem de dışında) ve hâlâ 3 kişi olarak devam ediyoruz kariyerlerimize.
O yüzden yeni arkadaşlara mutlaka tavsiyem, inandıkları fikirleri ve düşüncelerini söylemekten çekinmesinler, tabii ki samimi ve uygun bir üslupla, çok ısrarcı olmadan. Bir de kendilerine güvensinler, şanslarını zorlasınlar. Şans da genellikle inanan, çalışan ve vazgeçmeyenlerin yanında olur.
Ben de baştan beri inanmıştım, çok çalıştım ve hala çalışıyorum. Sektördeki en büyük liderle çalışma şansı yakaladığım ve şirketin gelişimine katkıda bulunduğum için kendimi gururlu sayıyorum. Doğal olarak ben de kendi hikâyemi yazıyorum şimdi, umarım sizler çok daha iyi yerlerde çok daha iyi şeyler yaparsınız.
Sevgiyle kalın.