İş Hayatında Kadın Kalabilmek

Mustafa Başar
İş Hayatında Kadın Kalabilmek
Okuma Süresi: yaklaşık 2 dakika

Dünyada Sanayi Devrimi, kadının ücretli olarak çalışma hayatında aktif olmaya başlamasında milat olmuştur. İş kadını ibaresi herkesin hafızasında yavaş yavaş yer etmeye başlamıştır.

Endüstri toplumları bilgi toplumu olma yolunda ilerlerken zamanla iş hayatında kadına yer vermek zorunda kaldı. Çünkü kadın bir gün önceyi prova ederek yaşayacak kadar zeki ve programlıydı.

Bakın Türkiye nüfusunun yarısını kadın bireyler oluşturuyor. Kadınların üst düzey yönetici olarak istihdam oranı %9,3. Bu oran özel sektör için çok daha yüksek rakamlara ulaşmaktadır. Emin olun ki bu rakamlar yükseldikçe ülkedeki refah da artacaktır.

2003 yılında insanların bilinçaltını ele geçiren bir reklam sloganı hafızalarda yer etti: “Çocuk da yaparım kariyer de.”

Çoğu kadınlar, bu sloganı ideolojilerine ulaşmak için rehber edinse de bu ideolojinin karşısında silsilesi geçmişten günümüze dayanan erkek düşünce sisteminin kadına olan ön yargıları yer aldı. Şöyle düşünün; idealleriniz var, istekleriniz var, başarmak istediğiniz şeyler var. Ama bunlara karşı koyan ön yargıya sahip insanlardan bir tanesi de sizin eşiniz. Nasıl bir yol izlerdiniz?

Kadını iş yaşamı ve evliliği arasında tercih yapmaya itebilecek güçte bir ideoloji savaşıdır bu. Ve ne yazık ki çoğu erkek evdeki görevleri aksatmamasını şart koşarak kadının iş hayatına dâhil olmasına müsaade eder. Çünkü çalışan kadın kavramına karşılık gelebilecek çalışan erkek diye bir kavram yoktur.

Kadınlar, erkek egemen düzeninde kendisine yer bulma ve var olma çabasına girdi. İş hayatı kadının saygınlığına, ekonomik özgürlüğüne katkı sağlarken geleneksel tutumlar kadının bu var oluş çabasını zorlaştırdı. Çünkü kadın mesafeli olmalıydı. Çok gülmemeli, az konuşmalı, kendini taşımalıydı.

Kadına bu limitleri koyarken erkeği sınırlandırmak kimsenin aklına gelmedi. Kadın iş hayatında hem kendi iç dünyasıyla mücadele ederken diğer taraftan da birileri ne der düşüncesiyle adım atmak zorundaydı. Çünkü Türkiye’de kariyerinde ilerleyen, başarılı olan bir kadının bu başarısının altında zekâsı, iş becerisi ve yeteneklerinden önce başka sebepler aranır. Çalışan kadınsanız bunu kendi becerilerinizle yapma olasılığınız neredeyse imkânsız olarak görülür.

Birleşmiş Milletler’in yayınladığı listede toplam ülke sayısı 249’dur. Bunlar arasında kadınların yönettiği ülke sayısı 19’dur. Erkekler saçları bile kırılabilen kadınların iş hayatı için fazla duygusal olduğu düşüncesine kapılsa da kadınlar güçlü olmaktan vazgeçmediler.

Bakınız bir bilim insanı olan ve aynı zamanda Almanya’nın ilk kadın başbakanı olan Angela Merkel’in takma adı “Mutti” yani annedir. Ve namıdiğer anne dünyanın en güçlü kadını seçildi.

Güçlü kadınlar toplum için her daim mihenk taşıdır. Unutmayın, gökyüzünün yarısını kadınlar ayakta tutar.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar