Bugün ziyaretime, 25 yıl önce yeni bir üniversite mezunu iken sektöre adım atan benim gençlik halim geldi.
Türkiye’de henüz pek az insanın konteynerle tanıştığı, e-posta yerine faks ve teleksin kullanıldığı, cep telefonunun icadından çok önceki, forwarder kavramının daha yeni yeni duyulmaya başlandığı zamanlardan geliyordu kendisi. Gemiler limana yanaştığı zaman operasyon ekibi için fazla mesai zamanı demekti. Armatörlerin hacim yetersiz diye acente kullandıkları, kendi ofislerini açmayı hayal bile etmedikleri zamanlardı. 2.000 TEU hacmindeki gemiler feeder değil ana gemi sayılıyordu. Ambarlı’da henüz konteyner limanı yoktu. Gemlik’te terminaller açılmamıştı. Koca İstanbul’un yükünü Haydarpaşa Limanı’nın tek başına taşıdığı yıllardı. Gemiler limana yanaşmak için 1 haftaya varan beklemelere katlanmak zorunda kalıyorlardı.
“Şimdi nasılsınız?” diye sordu bana. Türkiye’nin ve dünyanın nasıl bu kadar hızlı değiştiğini konuştuk uzun uzun. Dijital devrimlerden bahsettim kendisine. Onun gençken okuduğu George Orwell’ın 1984 kitabında bahsedilenlerin nasıl gerçekleştiği ve hatta eskidiğini anlattım.
Sonra ona sektörümüzün ne kadar değiştiğini de anlatmak istedim. “Web quotation” dedim, “robotik süreç otomasyonu” dedim, insansız ve uzaktan kumandalı liman vinçlerinden bahsettim. Korkuyla ve biraz da inanmaz bir ifadeyle dinliyordu beni.
Morali bozulmuştu sanki. “Bunlar kötü şeyler değil ki.” dedim. “Her yenilik insanın iyiliği, insanların rahatlığı için.” dedim. “İnsan anlamadığı ya da bilmediği şeyden korkar, öğrenince ve bilince hem kendini hem de ticareti çok daha hızlı ve kolay geliştirir.” dedim.
Düşündü bir süre. Sonra “İnsan önemli bizim sektörde, insansız bu işler yapılamaz.” dedi.
Yapılıyordu hâlbuki, bütün taşıma süreçleri elektronik ortama hızla uyum sağlıyordu. Çok başarılı bir dijital devrim yaşıyorduk. Ticaretimiz de artıyordu kazancımız da. Dijital gelişmeleri yakından takip edenler daha başarılı oluyordu.
İnsan mı?
İyi insanlar hep vardı, hep olacaktı. Makineler bile insanlarla dost olabiliyorken insandan nasıl vazgeçilebilirdi ki?
Siz de vazgeçmeyin dostlar, insan insana hep lazım. Düşünün şöyle bir, sonra bu sektördeki ilk “arkadaşım” dediğiniz kişiyi arayın. Belki sohbet edecek çok konu birikmiştir.