Tabii ki şu anda birlik olmak zamanı, bu felakette hem maddi hem manevi olarak deprem mağdurlarının yanındayız. Yaşadıkları tüm acıları paylaşıyoruz, çok çok üzgünüz.
Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, (neredeyse tamamı yerle bir oldu) Gaziantep, Kilis, Malatya, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Elazığ’da çok yıkım ve kayıplar oldu.
Hepsine tekrar tekrar geçmiş olsun. Vefat edenlere de Allah Rahmet eylesin. Hâlâ enkaz altında olanlar için de söylenecek bir söz bulamıyoruz.
Evet, bu olay son yüzyılın en büyük felaketi/depremleri ama bu sadece “kader” mazereti ile açıklanacak bir şey değil. İlahi bir adalet var zaten o tecelli ediyor. Geçmişte ne eleştiri yapıldıysa aynen hatta fazlasıyla oluyor. Gerçekten inananlar bunu görüyor zaten. Bu ayrı bir konu, şu an zamanı da değil zaten.
Yine gerçekten inananlar için en az 40.000/45.000 kişinin vebali var burada.
Ancak bu işin failleri sadece müteahhitler değil. Arkasında müthiş bir siyasi rant ve yolsuzluk ağı var. Bu nedenle olayın bir de gerçekten siyasi (yerel veya merkezi) bir sonuçları olması gerekiyor, yoksa herkes yaptığı ile kalmaya devam eder.
Dolasıyla insanları öldüren sadece deprem değil. Çürük zemin, yanlış/eksik proje ve malzeme kullanılan binalar, bunlara izin veren tüm idari ve siyasi yöneticiler (parti ayrımı gözetmeksizin daha çok oy alabilmek veya tekrar seçilmek için yapılan bir sistem var) boyutu var. Onlar tarafından hiçbir şekilde dersler alınmıyor. Ülkemiz insanı da çoğunlukla öyle ama felaket anlarında çok da yardım severiz. Sanıyorum herkes kendi vicdanı ile suçluluk duyuyor ilk anda (ama sonra yine unuturlar merak etmeyin).
Ben inandığım doğruları söylüyorum yine buradan da olsa…
Şu an bu felaket için yani 100. yılımızda gerçekten bir “milat” yaparak samimi bir temizlik yapmazsak hiçbir şey tam ve vicdani olmayacaktır yine. Bundan sonra da kim/hangi parti gelirse gelsin böyle korkunç ihmaller/hatalar yaptıklarında hem görevlerini kaybedecekler hem onlar da hapse girme riski olacağını bilecekler. Belki o zaman bunları yapmazlar.
Aynı şekilde parti ayrımı yapmadan tüm belediyeler için geçerli olacak. Aksi takdirde yine herkes yaptığı ile kalacak.
Ayrıca her türlü imar ve vergi afları da anayasa ile yasaklanmalı.
2018 yılında detaylı araştırma yapmadan sırf şahsi ve parti menfaatleri gereği imar affına evet diyen herkes, bu olayların ve tüm kayıpların sorumlusu olmaktadır bir bakıma.
Aynı şekilde sayısız kere yapılan vergi aflarında vaktinde ödeyen herkese büyük bir haksızlık olmaktadır. Yine bence hakkı ve hukuku olmayan bir uygulamadır.
Keşke muhafazakâr olup/görünüp her zaman dini ve müslümanlığı savunanlar, onları savundukları gibi böyle yanlışlıklar, haksızlıklar, hukuksuzluklar yapıldığında da ses çıkarabilseler. Güzel ülkemiz ve dinimize en çok zarar veren onlar oluyor. Aklı ve vicdanı olanlar farklı yönlere kayıyorlar ama hiç kimse de demiyor neden kayıyorlar? Neyse bu konu da çok uzun ve şu an doğru bir zaman değil.
Ülkemizi depreme hazırlamak ve afet olduğunda da tüm yardım organizasyonunu hızlı ve zamanında yapmak AFAD’ın görevi, onun için kuruldu.
Burada hem deprem öncesi hem de sonrasında çok ciddi hatalar ve gecikmeler oldu. Dolayısıyla AFAD başkanı ve tüm üst yönetimi, İçişleri Bakanı acilen görevden alınmalıdır. Çünkü 1999 Gölcük/Sakarya ve Düzce depremlerinden hiç ders almamışlar. Hatta süreç ilk 3-4 gün ondan çok daha kötü/eksik bir şekilde yönetildi/emedi. Sonrasında bu konuyla ilgili hangi bakanlar sorumluysa onlar da alınmalı görevden.
Sonrasında gerçekten ihmali olan parti ayrımı olmadan il ve ilçe tüm belediye başkanları ve onaylar için imza atan tüm personel de görevden alınıp, soruşturmalar açılmalıdır. Burada hukuk sistemimize büyük görevler düşüyor.
Tüm bu isimler büyük bir pişkinlikle hiçbir şey olmamış gibi, hatta gülerek/eğlenerek ortada dolaşıyorlar ve görevlerine devam ediyorlar. Ama öyle değil işte, bu makamlara gelirken onların da sorumlulukları neyi gerektiriyorsa böyle bir olayda ilk onlara dokunulması gerekiyor. Yoksa bu kadar çok masum insanın vebali hep üzerinizde olur. Onlara oy verenler de dâhil tabii ki.
Tabii ki onurlu insanlar için istifa da erdemli bir yoldur.
13.02.2023 verilerine göre yapılmıştı bu paylaşım.
AHBAP ve Haluk Levent
Deprem öncesi ve sonrası skandal bir organizasyon sergileyen AFAD’a hesap soran yok ama AHBAP derneğine ve Haluk Levent’e hesap sorulması (mevcut iktidar partilerinin) çok yanlış ve ezik bir durum aslında. 1999 depreminde AKUT ve dostum Nasuh Mahruki’nin ön plana çıkması rahatsız etmişti onları. Onu maalesef elimine ettiler ama aslında ülkemizde gerçekten bilgisiyle, her türlü tecrübesiyle, vizyonuyla ve lider vasıflarıyla Nasuh Mahruki, AFAD’ın başında olması gerekiyor. Biz onun peşinden koşmalıydık ama onun yerine adam alaşağı
edildi.
Hepimiz o videoyu izledik (Okçu AFAD Daire Başkanı). Gerçekten şaka gibi
üç aşağı beş yukarı tüm AFAD üst yönetimi, tamamı konuyla uzaktan/yakından ilgisi olmayan kişiler. O yüzden hepsi görevden alınması gerekiyordu ama onlar da duruyor. Devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan böyle olaylar ve başarısız yönetimler sebebiyle insanlar yardım etmek için
daha güvenilir STK ya da kişilere destek olma ihtiyacı duyuyor.
Ayrıca yıllarca verdiğimiz başta deprem vergilerinin (2000/2022 arası 82 Milyar 298 Milyon olduğu söyleniyor) iyimser bir tahminle ya bütçe açıklarına ya da deprem dışındaki her türlü ödemelere gittiğini bildiğimiz için, tekrar AFAD’a hele böyle yönetilen bir AFAD’a yardımcı olmamız mümkün olamıyor, çünkü güvenmiyoruz. Haluk Levent zaten yardımlar konusunda olayı aşmış örnek alınacak ve güvenilir biri, biz de dâhil ona gönderdik yardımları. Burada onlar böyle yaptıkça biz de yardıma devam edeceğiz. Aslında ona böyle tepki verdiklerinde AHBAP ve Haluk Levent’in daha çok işine yarıyor, onun bile farkında değiller.
Burada aslında “devlet baba” olarak yardımcı olmaya çalışan her STK veya kişiyi kucaklamak ve destek olmaları gerekiyor. İşlerini kolaylaştırmak yerine köstek olunmamalı. Böyle afet günlerinde herkes yardımcı olmak derdinde. Kimse kişisel bir plan içinde değil ve samimiyetle karşılıksız yapmaya çalışıyor (bunu hiç göz ardı etmemek lazım).
Burada sanki bilinçaltından gelen bazı öfkeler var, orası kesin zaten. Sanki başarılı olanlar ve ön plana çıkanlar kıskanılıyor ya da bizim bilemediğimiz başka duygular var. Ama sonuçta herkes bir şekilde yardımcı olma derdinde. Bu günlerde tek ihtiyacımız olan şey kavga değil, barış ve yardımseverlik dönemi olmalı.
Deprem Fırsatçıları
Ülkemizde herkes müslüman ama arada çok da fırsatçılar çıkıyor maalesef. Daha ilk anlardan itibaren oradaki benzin istasyonlarındaki bakkallardan başlayarak fiyatları artırmaya başladılar. Sonra her fırsatını bulan yapmaya başladı. En son bu sabah açık radyoda, bu konu gündeme geldi (çünkü havuz medyası bu konulara hiç değinmiyor).
Şimdi de Ankara dâhil civar yakın yerlerde kiralık ev fiyatları maalesef çok artmış. Bu nasıl bir vicdan ve ahlaktır (toplumumuzdaki en önemli ikiyüzlülük sorunlardan biridir maalesef).
Keşke dindar ve muhafazakâr görüşte olanların, esas böyle önemli bir konuda bunu yapan insanları işaret ederek daha fazla uyarmaları gerekmez mi?
Tabii ki iyi insanlar her yerde var diyelim. Hiç kira parası bile almadan veya istemeden evlerini, otellerini, tesislerini açan yüce gönüllü insanlar da var. Bu dünya aslında böyle iyi insanlar sayesinde dönüyor zaten.
Bu arada artan kira fiyatları İstanbul içinde inanılmaz bir boyuta ulaştı. Olası Marmara Denizi/İstanbul açıklarında beklenen büyük bir depreme dayanması mümkün olmayan yerlere bile inanılmaz yüksek kiralar istiyorlar. Bu ne yaman bir çelişkidir ve apayrı bir yazı konusudur.
Arama Kurtarma Ekipleri ve Köpek CAN’lar
Olay duyulur duyulmaz hiç ayrım yapmadan gerek ülkemizden gerek yurt dışından gelen sayısız kurtarma ekibine ve yanlarında getirdikleri köpek can dostlarımıza da sonsuz teşekkürler. Onların da hakkı ödenmez gerçekten. Kimisi yürekleri ve tecrübeleri (madencilerimiz) ile kimisi de yüksek teknolojik teçhizatlarıyla büyük imkânlar yarattılar. Ama keşke daha erken enkazların başına geçebilselerdi. Maalesef en az 2-3 gün gecikmeli olarak aktif bir şekilde çalışmaya başlayabilmişler. AFAD’ın organizasyon zaafları ve eksikleri sebebiyle olduğu çok açık. Biz tabii ki orada olmadığımız için orada yaşayan deprem mağdurlarının haklı serzenişlerini baz almak durumundayız. Bu noktada enkaz altında canlı olarak kalan ama sonra vefat eden epey kaybımız var. Allah rahmet eylesin, bu grupta olanlar maalesef en şanssız kesim oldu.
Ekipler gerçekten çok değerli mucizeler de gerçekleştirdiler. Ben kendi adıma bu umutlu olaylara daha çok dikkat kesildim çünkü hepimiz adına umut veren kurtarışlar oldu. Hâlâ daha devam ediyor. O yüzden son ana kadar devam etsinler lütfen. O kurtarma anlarında yüksek sesle tekbir getirilmesine ben de anlam veremedim. Hatta beni eleştirenler de oldu ama düşüncem hâlâ aynı. Orası yeri değil gerçekten. Ekipler büyük emek ve fedakârlıkla kurtarma yapıyorlar. Bence herkes sessizce istediği duayı tabii ki okuyabilir. Onun yeri geldiğinde bir motivasyon aracı olduğunu da biliyorum ama burası oyun/spor müsabaka alanı değil. Herkesin sessiz kalması ve enkazdan çıkanları düşünmesi gereken bir an. Etrafta bir sürü enkaz var. Dediğim gibi tabii ki sevinelim ama içimizden olsun (bence o zaman daha samimi ve inandırıcı oluyor).
Başta melek olan Proteo dâhil bütün köpek can dostlarımız da sayısız can kurtardılar. Onlara da minnettarız ama ne yazık ki ülkemizde onlara çok çok kötü davranılıyor. Onlar bunları hiç hak etmiyorlar. Keşke biz de tüm canlılarla beraber yaşamayı öğrenebilsek. Toplum olarak bu da en kötü zaaflarımızdan biri.
Suriyeli Göçmenler
Son olarak bu konuya değinmek istiyorum çünkü son derece aydın/eğitimli dostlarım da paylaşımlar yapıyorlar. Çeşitli yalan/yanlış ve bilinçli olarak geçilen yönlendirme mesajlara inanmayalım lütfen. Devletimizin en başından beri Suriye politikasını ben de doğru bulmuyorum ama sonuçta gelen/yerleşen de büyük bir kitle var. Onlar da depremde yerle bir oldular (hem Suriye hem de burada deprem bölgesinde yerleşmiş olanlar). Burada aslında yaraları birlikte sarmak durumundayız.
Ana politikaya kızıp buradaki masum insanları hedef göstermemek gerekiyor. Yoksa gerçekten onun sonu hiç iyi bitmez (çok hassas bir konu, sonra toplum olarak çok utanılacak sonuçlar da çıkabilir, bizde değil ama tarihte yaşanmış olaylar var).
Ayrıca bizim de başta Almanya’da (birçok Batı Avrupa ükesi dâhil) büyük bir göçmen nüfusumuz var. Onlar bile 2. hatta 3. kuşaklarda ancak entegre olabilmişler. O yüzden biraz toplumsal bir empatiye ihtiyacımız var. Deprem bölgesinde herkes can derdindeydi o yüzden yapılan hırsızlıklar vb. suçların gerçekte kimin yaptığı bilinmiyor aslında.
Eminim ki göçmen olanlar da vardır ama çoğunluk emin olun bizdendir.