Brokerlik 101

Melike Aysu Gürgan
Brokerlik 101
Okuma Süresi: yaklaşık 9 dakika

Google’ın ve fiber internetin var olmadığı; ICQ’nun ve 146’nın nimet olduğu yıllarda öğrencilik yapmış, 2006 yılından beri aktif olarak çalışmakta olan bir kadın broker olarak ve hatta şirketi 3. senesini doldurmak üzere olan bir yönetici olarak bile bana 14 senelik meslek hayatımdaki en büyük başarımın ne olduğu sorulduğunda; “Hayatlarına bir şekilde dokunmayı becerebildiğim gençler.” diyorum. Bu harika platformda sizlerle düzenli olarak temasta bulunma imkânını bana veren çok sevgili dostum ve okul dolayısıyla abim Yüksel Kahraman’a ve arka planda tüm detaylarla uğraşan şahane ekibe teşekkür ederim! Muhteşem insanlarsınız a dostlar! Var olun! Bu muhteşem insanlar sayesinde her ay biraz oradan, biraz buradan, çokça hayattan ve tabii ki en büyük tutkum olan mesleğimden bahsediyor olacağım.

Yazıyı okumadan önce benimle ilgili fikir sahibi olmak isteyenler buradan kendi yol hikâyeme dair biraz fikir sahibi olabilirler.

İlk katıldığım kariyer günleri davetini aldığımda inanılmaz heyecanlanmıştım. Kendi okulumda, kendi evimde, kendi oturduğum koltuklarda oturan kardeşlerimle buluşacaktım çünkü, sene o zaman 2014. Sahneye çıktığımda sesim titriyor muydu bilmiyorum ama dizlerim kesinlikle titriyordu; sadece bunu kimse görmedi. Müthişti! Mezun olduğum okulda, bugün sektörde profesyonel olan onlarca, belki daha fazla kardeşimle göz göze kaldım. Konuşma esnasında ve sonrasında bana bir şey dank etti. Ben o sıralarda ve o yaşlarda öğrenciyken o kadar kayıptı ve o kadar zordu ki her şey. Sektörden birilerini bulabilmek, konuşabilmek, izini sürmek, adını öğrenmek o kadar imkânsızdı ki. Malum Google falan yok o zaman. Ulaşılmazdı bir nevi benim konuşmak istediğim insanlar. O gün okuldan çıkarken inanılmaz etkilenmiş ve inanılmaz sarsılmış ayrıldım. 2015 yılından beri bana yol arkadaşlığı eden kardeşim Nergis ile o gün okulda tanıştım. O gün bir karar verdim ve sonra hep uyguladım. Konu öğrenci olduğu sürece, hangi okul, hangi il, hangi gün olursa olsun davet edildiğim hiçbir mecraya hayır demedim. İşim yoğun da olsa bıraktım ve gittim çünkü şunu fark ettim; gençlerin bana bugün ihtiyacı olabilir, tam da akıllarımda ne olmak nasıl yol almakla ilgili binlerce soruyla boğuştu üniversite yıllarında yani. Ama bizim gençlere uzun vadede çok daha fazla ihtiyacımız var. O sebeple LUMBUZZ’da bana yer verilmiş olmasına müteşekkirim.

2014 senesinden beri pek çok okulda ve mecrada pek çok konuşma yaptım. Pek çok soru cevapladım. Bu anlarda temas etmiş olduğum kardeşlerim bilirler; hiçbir konuşmaya elimde bir metinle katılmadım. Kâğıttan ziyade kalpten konuştum, empati yapmaya çalıştım, kendi öğrenci hâlimi koydum karşıma, ona anlattım. Samimiyete çok kıymet veriyorum ve aynı samimiyetle öğrencilerle temasta olmanın ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Benimle en çok direkt teması kurdukları mecra beni inanılmaz güldürüyor ve çok hoşuma gidiyor çünkü bu çağımızın nimetlerinden nasıl da harika bir pratiklikte faydalandıklarının en güzel kanıtı INSTAGRAM! Muhteşem sorular, muhteşem yorumlar, bana kahkaha attıran hikâye cevapları; “Kapınıza kadar geldik sizi bulamadık ‘selfieleri’ havada uçuşuyor.” Hepsine yetişmeye çalışıyorum ama teknolojiyi o kadar iyi kullanıyorlar ki ben tabii ki nal topluyorum.

Kariyer günlerinde, seminerlerde, toplantılarda, sosyal ortamlarda ve pek tabii instagram’da bana sorulan çok benzer sorulardan yola çıkarak bir derleme yapayım dedim bu ilk yazıda. “TOP 5” sorularınız şu şekilde:

  • Nasıl broker olurum?
  • Broker olmak için yapmam gereken, önereceğiniz bir şey var mıdır? Okumamı önereceğiniz kaynaklar nelerdir?
  • İşe alımlarda özellikle nelere dikkat ediyorsunuz ya da sektör genellikle nelere dikkat ediyor?
  • Sizinle çalışabilir miyim? Staj yapabilir miyim?
  • Şirket kurmak için ihtiyacım olan nedir? (Buna çok gülüyorum.)

Tamamen benim değerlerim ve düşüncelerime sadık, benim kendi ekibimi oluştururken kıymet verdiğim doğrular çerçevesinde hazırladığım cevap anahtarım şu şekilde:

  • Çok isteyerek! O kadar çok isteyin ki bu usta çırak ilişkisine bağlı meslekte ustanız olacak birilerini bulun. Arayın ve bulun. Kendinize bir şans yaratın. Gidin, görüşün, az anlatın, çok dinleyin. Bu meslek, her meslek gibi zor meslektir bunu en baştan kabul edin. Baskı altında çalışacak olduğunuzu kendinize hatırlatın. En önemli tüyoyu veriyorum size; İngilizce! İngilizcenizi ilerletin. Çalışırken buna zamanınız olmayacak. Akıllı telefonlarınızdan bir kaç uyduruk oyunu, programı silin; yerine İngilizce konuşturan uygulamaları, sözlükleri indirin. Dizileri İngilizce izleyin. İmkânınız varsa yaz tatilinizde gidin turistlerle temasta olacağınız beldelerde ihtiyacınız olmaksızın çalışın ya da imkânınız mı var? Yurt dışına kamplara, eğitimlere, gönüllü aktivitelere gidin. Yeni öğrendim, “Work Away” diye bir program var. Uygulaması da mevcut. İnceleyin bakalım, size uygun mu? Organizasyon becerilerinizi geliştirin, derneklerde aktif görev alın. Sizi rakiplerinizden ayıracak insani donanımları edineceğiniz mecralarda var olun. Misal veriyorum, geçen sene “20. Deniz Kızı Kongresi” ne konuşmacı olarak katılma şerefine nail oldum. Oradaki organizasyondan o kadar etkilendim ki, başkanlarına hemen iş teklif ettim. Kendisi Temmuz 2019’dan beri bizimle çalışıyor ve yine yönetim kurulu üyelerinden bir kardeşim staja geldi. Bu gibi mecralar kendinizi göstermek için muazzam fırsatlar, kaçırmayın.
  • Bu soru aslında birinci soruyla bağlantılı sorudur; hep aynısını söylerim. Okunması gereken kaynak aslında ele geçen her şeydir. Çünkü bizim mesleğin yarısı gemiyi, limanı yükü bilmekse; diğer yarısı insan idare etmektir. Her şeyden haberiniz olması avantajdır. Neden? Senin ülkende deprem olur, Uzakdoğu’daki müşterin sana “Geçmiş olsun!” der ama Amerika’da deprem olur, İsviçre’deki müşterin oradaki olaylarla ilgili bilgin olup olmadığını, ne düşündüğünü sorar. İnsanla birebir temasta ve devamlı sohbette, iletişimde bir iş olduğu için hangi ülkenin başkanı ne yaptı, nereye ambargo kondu, yeni ticaret politikaları nereleri etkileyecek gibi şu anda öğrenci olan birine pek az şey ifade eden konular devamlı önünüze düşer. Okuyalım, dünyamızda olanı biteni bilelim.

    Brokerlik mesleğinin bana uygun olduğunu ilk fark ettiğimde henüz birinci sınıftaydım. Meslek kolları anlatılıyordu bize, “Bu tam benlikmiş!” dedim. Ders bitti hocamın peşinden koştum, detaylı araştırmaya gönüllü olarak ödev talebinde bulundum. Hocamızın danışmanlığında kaynak yönlendirmelerini yaptığı bir ödev hazırladım sağ olsun. Ekstra not için değil, zaten biz aktif eğitimdeydik, ana fikir her şeyi araştırmak, ben öğreneyim bu iş nasıl bir iş anlayabileyim diye.

    Benim üstte anlattıklarıma rağmen en önem verdiğim kısma geliyorum. Altın kural: “Bildiklerinizi Unutun.”

    İşin ilk günü bunu her gelen junior arkadaşlarıma söyledim. Direnç gösterenlerle karşılaştım ama sebebi aslında çok basit, onu da size izah etmek benim boynumun borcu. Yeni mezun birini işe alırken, bildikleri sebebiyle işe almayız, öğrenmeye hevesli oldukları sebebiyle işe alırız. Anahtar budur. Siz ne kadar öğrenmeye açıksınız? Ne kadar heveslisiniz? Aklınız ne kadar telefonunuzda gün içinde, ne kadar benim anlattıklarımda? Sonuçta o işi isteyen onlarca genç mezun var, neden orada oturan sen olmalısın? Bana bu sorunun cevabını hareketleriyle, adanmışlığıyla, sadakatiyle, iş disipliniyle, çalışkanlığıyla, verdiği sözü tutmak konusundaki hassasiyetiyle benim emeğimin, zamanımın karşılığı olarak vermesini isterim. İsterim de isterim. Usta çırak ilişkisi değil mi arkadaşım, madem ben bir hamur yoğuruyorum ve buna en büyük sermayemi yani zamanımı harcıyorum, karşılığını görmeyi de pek tabii isterim.

    İlerleyen zamanlarda işin işleyiş sürecinden bahsettiğim yazılar da yazacağım, ama size tüyo olarak önden şunu söylemeliyim. İyi bir broker çok iyi derecede operasyon bilmelidir. “Laytime” bilmelidir, “Deniz Hukuku” bilmelidir, işleyiş sürecini bilmelidir. Okuldaki kiralama derslerini ve deniz hukuku derslerini can kulağıyla dinleyin sizden ricam.

  • 2. sorunun cevap anahtarındaki 3. paragrafta biraz elimin ayarı kaçmış aslında, sorunun cevabının bir kısmı orada.

    Sektörün kalanı için konuşmam doğru olmaz, ama tüm samimiyetimle kendi adıma cevap vermeye devam ediyorum.

    Kalan kısmı da şöyle. Kapıdan girdiği andan itibaren beden diliyle, kendini ifade edişindeki samimiyetle, hayatın zorlukları karşısında takındığı tavırla, ekip çalışmasına yatkınlığıyla ama en çok da yeri geldiğinde biat etmeye ne kadar açık olduğuyla değerlendiriyorum ben şahsen. Bizim işimiz de her iş gibi tamamen güven ilişkisine dayalı bir iş. Birbirimizi birbirimize emanet ettiğimiz bir iş. Ben meslekten önce yeni başlayan herkese bir düşünce biçimi, bir bakış açısı, bir vizyon vermeye gayret ediyorum ki benimle aynı yerden de bakabilsin. Çeşitlilik ve pek çok çapraz açıdan bakılması gereken durumda avantaj sahibi olabilmek ve her yeni gelenle ekibi daha güçlü hale getirebilmek adına da herkesin özgür iradesini, yoğurt yiyişini, olayları ele alış üslubunu, kimseyi kırıp incitmeden kendinde bırakıyorum. Ne zaman ki bir junior değil de artık bir senior oluyor o kişi, kendi kararını verip sorumluluğunu taşıyabiliyor o zaman. Hem benim gibi düşünmeyi öğrenmiş oluyor hem de üzerine kendi değerlerini ekliyor, mis gibi oluyor, tadından yenmiyor çünkü o zaman işte boynuz kulağı geçiyor. Olması gereken budur. Her çırak, ustasını günün birinde geçmelidir. En azından belli bir konuda ustasından iyi olmalıdır ki artık ordunun bir askeri eksik ama bir generali fazla olmalıdır. Bana göre bu işin matematiği bu kadar basittir.

    Bir de ters mentorluk kavramı var. Aşina olan var mı bilmem ama çok kıymetli ve çok ihtiyacımız olan bir kavram olduğuna inanıyorum. Çağımız çok hızlı değişiyor, teknolojinin hayatımıza etkisi yadsınamaz. Ben de, öğrenip artacağım, beni besleyecek, bana ilham verecek, benim vizyonumu etkileyecek ve beni daha iyi bir versiyonum haline getirecek insanlarla çevrili olmak arzusundayım. Bu karakter ve duruşta gençlerden bilhassa çok etkileniyorum ve çok kıymetli bir sinerji doğuyor. “Siz bana yeni çağı öğretin, ben size mesleği” görüşündeyim. Alışverişimizin temeline bunu koyuyorum.

  • Bu soruya cevabım evet ve evet! En zoru bizim sektöre giriş kısmıdır çünkü çok kapalı bir piyasadan bahsediyoruz. Emek harcadığımız gençleri kaybetmek istemeyiz, bu sebeple şirket yapısına ve kendi yapımıza en kolay uyum gösterecek insanlarla yola çıkma arzusunu taşırız. Gözlerinde o heyecanı gördüğüm gençlere karşı beraber çalışabilmeye dair müthiş bir istek hissediyorum her seferinde ve keşke mümkün olsa ama benim de hayranlıkla “Keşke çırağı olabilseydim.” ya da “Ondan öğrenen ne şanslı olacak.” dediğim, mesleğini layığıyla yapan harika insanların olduğu bir piyasadan ekmek yiyorum. Bir şekilde o gençlerin o insanlarla buluşabilmesine vesile olmaya çalışıyorum. Farklı bir firmada çalıştıklarında bile yollarımız emin olun şahane şekillerde kesişmiş oluyor böylelikle.
  • Bu en favori sorum. Yeni kuşak, beni pek çok konuda hayrete, dehşete ve şaşkınlığa düşürüyor. Bizden o kadar ilerideler ki pek çok konuda, “Ben bu çocuklardan bir şeyler öğrenmeliyim!” dedirtiyorlar bana. Bu soruyu farklı bir kolda ele alıyorum ve hep verdiğim cevabı paylaşıyorum. Şirket kurmak için ihtiyacınız olan şey 20.000 TL’dir arkadaşlar. O da eğer bir Limited Şirket kurmak için gereken şartlar son 3 senede değişmediyse. Şirket kurmak işte bu kadar basit ve abrakadabra! Şirket sahibisiniz! Ama bu şirketi nasıl ayakta tutarsınız, içini nasıl doldurursunuz, kiminle doldurursunuz, nasıl iş yaparsınız, nereden müşteri bulursunuz vb. gibi detaylar da meslek sırrı. Ama en büyük yatırımımı kendi adıma özellikle bir şeye yapmaya çalıştım, o da “itibar”. Daha öğrenciyken babamın bana verdiği bir öğüdün peşinden gittim; “Para itibar getirmez ama itibar kazancı getirir.”. Babamın bilgeliğine tekrar teşekkür ederim, haklı çıktı.

Birinci yazıda dilim döndüğünce okuyan kardeşlerimin de faydalanması umuduyla aktarmaya çalıştıklarım bunlar. İkinci yazıda “Bir broker ne yapar ve neden bir broker’a ihtiyaç duyulur?” sorularının cevaplarını vermeye çalışacağım. O zamana kadar öğrenci kardeşlerime tavsiyem keyiflerine bakmaları. Neticede şu an okullar tatil ya da boş durmayıp gidip güzel bir staj yapmaları, kendilerine bir şeyler katmaları. Temennim artmaları ve okula aynı insan olarak dönmemeleri. Okumak için vakit ayıran herkese gönülden teşekkürler! 2020’nin herkese sadece güzellikler getirmesini dilerim!

Sevgiyle kalın!

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar