Ordino Ücreti Makul Olmalıdır
Ordino ücretinin makul miktarının ne olması gerektiği elbette tartışılabilir. Daha hızlı işlem yapılması konuşulabilir. Yüzyıllardır kaç orijinal düzenlenmiş olursa olsun, sadece bir orijinal konşimento ile yük boşaltma limanında konşimentonun meşru hamiline teslim edilebiliyorken “bazı mesleğini bilmeyen, kulaktan dolma ezber iş yapan taşıyanların” ille de tam takım konşimentoyu talep etmesi, ithalatçıyı gereksiz yere oyalayıp zaman ve para kaybına neden olması tartışılabilir.
Ordino ücretinin bir emek karşılığı yoktur deniliyor ve bu ateşli bir şekilde savunuluyor. Peki sorarım sizlere. Yurt dışından gelen bilgileri kim derleyip özet beyan verir, varış bildiriminde bulunur? Konşimentonun sahte olup olmadığını kim denetler? Konşimentosuz işlemlerde kim kimlik kontrolü yapar, risk alır ve kişiyi “yükün meşru sahibi” kabul eder? Gemi limana gelmeden kim supalan işlemi bildirimini manifesto ve varış bildirimi üzerinden yapar? Gönderilen adına gelen yükü teslim alma hakkını kullanmazsa kalan işlemleri kim yapar?
Verilen özet beyan bilgileri ve taşıma senedi bilgileri uygunsuz olursa bunun hesabını devlete kim verir? Konteynerlerden çıkan yasa dışı yük için kim gidip devlet makamlarına ifade verir? Yükün gelişini gönderilene kim ihbar eder? Gönderilenin yükle ve konteynerle ilgili hak ve sorumluluklarını kim bildirir? Yük seyir halinde iken tacirin yükünü bilgisayar marifeti ile takibini kim sağlar? Bunların hepsi personel ve bilgisayar/yazılım yatırım gideridir. Bu yatırımların karşılığını alamayacağını anlayan taşıyan o ülkede ya taşıma yapmayacak ya da hizmeti kısıtlı yapacaktır. Peki bu sonuç kimin işine yarayacak? Biz ülke olarak Osmanlı’dan günümüze kadar TAŞIYAN ülke miyiz, TAŞITAN ülke miyiz? Taşıtan ülke olduğumuz yadsınamaz bir gerçektir.
Kanun Maddelerine Bakış
Şimdi hep beraber bu konu ile ilgili kanun maddelerimize bakalım ve sorular soralım.
TTK MADDE 1230 – (1) Konşimentonun meşru hamili, eşyayı teslim almaya yetkilidir.
Soru: Taşıyanın devrede olmadığı bir durumda konşimentonun “meşru hamili” olup olmadığını belirleme yetisine, adı geçen kurumlar sahip olacaklar mıdır? Meşru hamil olmayana yükü teslim edip de sonradan elinde gerçek konşimento ile gelen meşru hamil, yükü talep ederse nasıl bir işlem yapacaklar?
TTK MADDE 1236 – (1) Eşya, ancak konşimento nüshasının, eşyanın teslim alındığına ilişkin şerh düşülerek geri verilmesi karşılığında teslim edilir.
Soru: Bu şerhi ordino düzenleyerek taşımacı şimdiye kadar düşüyordu. Şimdiden sonra bu şerhi kim düşecek, hangi yasal yetkiyle ve hangi sorumlulukla?
TTK MADDE 1237 – (1) Taşıyan ile konşimento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde konşimento esas alınır.
Soru: Konşimentonun meşru hamili olan gönderilen, ordino almaksızın doğrudan gümrüğe gidecek ve yükünü oradan arada taşımacı olmaksızın teslim alacaksa konşimentonun hamili ile taşıyan arasındaki hukuki ilişki sona mı ermiş olacaktır? Bu hukuki ilişkide muhatap adı geçen kurumlar mı olacaktır?
TTK MADDE 1237 – (2) Taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler navlun sözleşmesinin hükümlerine bağlı kalır.
Soru: Taşıyanın taşıtana karşı navlun sözleşmesinden kaynaklı yükümlülüklerini bundan sonra adı geçen kurumlar mı üstlenecektir?
TMK MADDE 957 – Emtiayı temsil eden kıymetli evrakın rehin edilmesiyle emtia üzerinde rehin hakkı doğar.
Soru: Türkiye’ye gelen yükün yurt dışındaki taşıtanı, taşıyana navlun ve diğer borçlarını ödememiş, buna karşı da taşıyan konşimentoyu teslim etmeyip elinde rehin tutmuştur. Konşimentoyu kredi alacağı veya başka alacakları için bankalar, finans kuruluşları da ellerinde rehin tutabilirler. Yükleten de mal bedelini tahsil etmemişse pekâlâ konşimentoyu elinde rehin tutuyor olabilir.
Gönderilen bu durumdan habersiz olan adı geçen kurumlara sahte bir konşimento ile başvurarak yükü serbest dolaşıma sokarsa, bu sahte konşimento ile işlem yapan bu kurumlar yükletenin, taşıyanın veya bankanın/finans kuruluşlarının alacaklarını ödeyecekler mi? Bu tarafların zararlarını kim karşılayacak?
Başka bir ülkede Türkiye’den giden ihracat eşyasının böyle bir işleme tabi tutulduğunu düşünelim. İhracatçı buna nasıl bir tepki gösterecektir? İthalatta savunduğu gibi o ülkede taşımacının devre dışı bırakılıp sahte konşimento ile yükün serbest bırakılmasını makul karşılayacak mıdır?
Bu konuda Türkiye’de yaşanan geçmiş örneklerde ihracatçıların taşımacıyı mahkemeye verip kazandığı oldukça fazla dava bulunmaktadır.
TMK MADDE 977 – Zilyetlik, şeyin veya şey üzerinde hâkimiyeti sağlayacak araçların, edinene teslimi veya edinenin önceki zilyetin rızasıyla şey üzerinde hâkimiyeti kullanacak duruma gelmesi hâlinde devredilmiş olur.
Soru: Navlun sözleşmesinin kurulduğundan söz edilebilmesi için olmazsa olmaz şartlardan birisi de taşıyanın malın zilyetliğini edinmesi, yani malı taşımak üzere tesellüm etmesi gerekir. Malın zilyetliğini edinen taşıyan, artık ona özen göstererek taşıma işlemini yapacaktır. Taşımanın anlaşılan yere kadar yapılması taşımacının sorumluluğunu bitirmez, malın zilyetliğinden kurtulması gerekir. Bu ise taşıyanın teslim borcunu ifası ile mümkün olacaktır. Ordinoyu dolayısı ile taşımacıyı devreden çıkarmayı hedefleyen bu ordinosuz yeni sistemde taşımacı, üzerindeki zilyeti devredebilme imkânından mahrum olacaktır. Bu durumda yükü teslim edecek olan adı geçen kurumlar, taşıyanın üzerinde bulunan malın zilyetliğini devretmede taşıyandan vekâlet mi alacaktır?
2013 yılında Brezilya gümrüğü böyle bir şeye yeltendi. Hatta onlar bir adım daha ileri gittiler ve konşimentonun devredilebilir olup olmadığını dikkate almaksızın malın gönderilene serbest bırakılmasının yolunu açtılar. (Normative Ruling 1.356, made public on May 5th, 2013, the presentation of the Original Bill of Lading for import cargo release procedures is eliminated.) Bunun üzerine taşıyanlar Brezilya’ya taşıdıkları eşyalar için düzenledikleri konşimentoların üzerine ilave aşağıdaki klozu eklemeye başladılar.
Carrier’s liability ceases after discharge of goods into Custom’s custody and Carrier shall not be responsible for delivery of cargo without the presentation of the Original Bill of Lading, as per Brazilian Customs Regulations.
Çevirisi: Taşımacının sorumluluğu malların tahliyesinden ve gümrüğe tesliminden sonra sona erer. Taşımacı, Brezilya gümrük kanunlarına göre malların konşimento ibrazı olmaksızın alıcıya teslim edilmesinden dolayı sorumlu tutulamaz.
Bu elbette tüm dünyada Brezilya’ya ihracat yapanlarda ciddi tedirginlikler yaşattı. Hatta bu arada gerçekten konşimentosuz teslim örnekleri de yaşandı. Ama sonuçta Brezilya gümrüğü bu hatasının farkına vardı ve her şeyi olması gereken doğal işleyişine bırakan kararı (Karar: 1.759/2017) almak zorunda kaldı. Fakat bugün istisna da olsa konşimentosuz teslimin yine yapılmaya devam edildiğini duyabiliyoruz.
Bu arada bu konuya meraklı tarafların Anayasa Mahkemesi 2.B., B. 2015/13851 T. 27.6.2018 tarihli kararını edinip dikkatle incelemelerini şiddetle öneririm. Biliyoruz ki Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir ve herkesi bağlar. Bu karar “Yük Teslim Talimat Formu (Ordino)” konusunda alınmıştır.
Ordino Değil, Dış Ticaret Bilgisi Yetersizliğidir Asıl Sorunumuz
Umarım ordino konusunda yaptığım bu çalışma, dış ticaretle ilgilenen tüm taraflara yararlı olmuştur. Son söz olarak meslek yaşamım süresinde izlenimlerim gereği söylemek istediklerim var.
Gelin bu tartışmaya dilerseniz yine devam edelim. Fahiş fiyat alanlar ya da uygulamada cehalet içinde olup dış ticaretçimize zaman ve para kaybettiren “sözüm ona taşıyanları” konuşalım, hatta afişe edelim.
Ama dış ticaretçilerimizin birçok konuda deneyimsizlik ve bilgisizlik gibi çok daha ciddi sorunları var. Gelin acil olarak öncelikle bunları tespit edelim, bunları ele alıp birbirimizle bilgilenme ve dayanışma sürecine girelim.
İthalatçı, ihracatçı, bankacı, fiili taşıyan, gümrük müşaviri, forwarder, sigortacı, hukukçu ve bunların hepsinin sivil toplum kuruluş temsilcileri; bir an önce bir araya gelelim. Gerçek sorunlarımızı, bizlere çok çok pahalıya mal olan problemlerimizi konuşalım, tartışalım. Deneyimliler ve işi bilenler, deneyimsiz ve yeterince bilgisi olmayanlara bunları aktarsınlar. Güvenli ve kazançlı dış ticareti, el birliği ile nasıl yapmamız gerektiğine birlikte karar verelim.
Aksi hâlde üçüncü dünya ülkelerinin sözüm ona “ithalatçıları” sıklıkla karşılaştığımız gibi bizi ellerinde kuklaya çevirir, malın semenini tahsil edemediğimiz gibi umulmadık yüksek zararlara uğratırlar.