Şehir efsanesi midir bilmem; bazı cins köpeklerin belirli bir yaştan sonra kafatası kemiklerinin gelişimini tamamlamasına rağmen, beyinlerinin fiziki olarak büyümeye devam etmesi neticesinde, akli dengelerini ve hafızalarını yitirerek, sahiplerine bile saldırmaya başladıklarını siz de duymuş muydunuz? Aslında hidrosefali olarak bilinen bu hastalık, birçok canlıda görülebilir; hatta insanoğlunda! Beyni dış etkilerden koruma görevi olan beyin omurilik sıvısı, vücutta çok fazla miktarda üretilirse maalesef erken cerrahi müdahale olmazsa çok ağır sonuçlara yol açabilir. “Nereden çıktı şimdi bu?”, denir elbet böyle bir yazı girişine; ama başlıktan anlaşılacağı üzere, ülkemizdeki büyüyen e-ticaret sektörünün vaziyetini düşünürken aklıma ilk gelen bu oldu.
Dünya e-ticaret hacmi 3,5 trilyon dolar civarında. Çin, ABD, Japonya, İngiltere ve Almanya bu hacmin yarısını oluşturan ülkeler. Türkiye’nin dünya e-ticaret hacmindeki mevcut pay yüzdesini ancak ondalıklı sayılarla ifade edebiliriz. Yani yüzde bir bile değil, hatta yüzde bire denk gelen rakam ülkemizdeki hacmin yedi katı büyüklüğünde. Ancak bu durum, iş yapmak isteyen, e-ticaret alanında yatırım yapmayı planlayan kişilerin ve kurumların moralini sakın bozmasın. Aksine, büyüme potansiyelini görmelerini ve daha iyi odaklanmalarını özellikle tavsiye ederim. Zaten Amerikan devi ebay’in Gittigidiyor’a, ondan daha büyük olan Amazon’un Çiçeksepeti’ne, Çinli dev Alibaba’nın Trendyol’a yaptıkları yatırımdan da bu net olarak anlaşılıyor. Sadece aktif tüketici konumuna gelen genç nesiller değil, orta yaşın üzerindeki insanların da büyük bölümü teknolojiye adapte oluyor.
Türk toplumu diğer toplumlara kıyasla, nedense mobil cihazlara pek düşkün. Türkiye’de bir şekilde cep telefonları 7’sinden 70’ine insanlar için sosyal hayatta bir statü sembolüne dönüşmüş durumda. Sosyal medya kullanım oralarında da Türk toplumu dünyada ön sıralarda yer alıyor. Ülkemizdeki en aktif kullanılan sosyal medya platformu Youtube’dur. İnternet kullanıcılarının %92’si bu sosyal medya aracını kullanıyor. Sonra Instagram (%84) ve Facebook (%82) yoğun olarak kullanılmakta. İnsanlarımız günün neredeyse 7 saatini internette harcıyor ve bunun da yaklaşık 3 saatini sosyal medyada geçiriyor.
Hal böyle olunca, ticaretin de, pazarlama ve reklam faaliyetlerinin de evrim geçirmesi normal ve hatta zaruri. Özellikle sosyal medyanın sık kullanılıyor olmasıyla, insanların bazen farkında bile olmadan bu alanda ürün keşfi yapmalarıyla e-ticaret hızla büyüyor. Mobil cihazlardan alışveriş yapma alışkanlığı yayılıyor. An itibariyle, Türkiye’deki online perakende sektörünün toplam cirosunun yaklaşık %65’i mobil cihazlar yani aplikasyonlar (masaüstü veya dizüstü bilgisayarlar değil!) üzerinden elde ediliyor.
Gelişmiş ülkelerde lojistik altyapısı e-ticaret gelişimini etkileyen en önemli faktördür. 2018 lojistik performans endeksine göre ilk beş sırada Almanya, İsveç, Belçika, Avusturya ve Japonya yer alıyor. Türkiye maalesef tam 46 ülkenin gerisinde! 21. yüzyılda ülke ekonomilerinin büyüme hızlarını bir önceki yüzyıldaki gibi sadece demir yolu, kara yolu veya hava yoluyla bir yerden başka bir yere transfer sağlayabiliyor olmaları belirlemeyecek. Toplu ticari ürün taşımacılığı da artık tek başına yeterli bir gösterge değil. Bireyselliğin ön plana çıktığı, bireysel ihtiyaçların çok çeşitli olduğu günümüzde, artık bir paketin bile, ne kadar zamanda uzak mesafelere gönderilebildiği çok önemli. Bir ülkedeki lojistik altyapısının ne kadar esnek ve güçlü olduğu rutin satışların olduğu günlerde pek anlaşılamayabilir.
Muhteşem Cuma gibi yüksek indirimlerin olduğu kampanya zamanlarında, daha fazla tüketici alım kararı verdiğinde tablo daha net anlaşılıyor. 23 Kasım 2018 tarihindeki kampanya gününde, İyzico, İnveon gibi şirketlerin yayınladıkları raporlardan anlaşılacağı üzere satışlar, normal günlere göre %876 artış göstermiştir. Geride bıraktığımız 25-29 Kasım 2019 haftasında bu oranın çok daha fazla üzerinde artış gözlenmiştir. Ancak satış hızına ülkemizdeki lojistik altyapısı ayak uyduramadığı için yüz binlerce tüketici mağdur ve mutsuz edilmiştir. Bu durum öylesine ülke genelinde hissedildi ki, haberlere konu oldu. Özellikle Trendyol kaynaklı siparişlerin teslim edilememesi neticesi Yurtiçi Kargo firmasının markası bile zedelendi. Birçok kişi problemin kaynağı olarak nedense sadece kargo firmasını sorumlu tuttu. Neticede Türkiye’nin sektöründe lider firması Yurtiçi Kargo CEO değişimine gitti. Bir bildiri yayınlayarak, e-ticaret firmalarına, kendi günlük gönderi taşıma kapasitesine uygun olarak kota koyduğunu ilan etti! Yani Hepsiburada, Çiçeksepeti, Trendyol gibi firmalara ve onların tedarikçisi ya da pazar yerlerinde ürün satan KOBİ’lere sınırlama getirmiş oldu.
Bu noktada doğru tespit yapabilmek adına, farklı sektörlerdeki birden çok kurumun planlamada hatalar yaptığını ve hazırlık konusunda birtakım eksiklikleri olduğunu kabul etmek gerek. Evvela, e-ticaret tarafında gözlemlediğim birkaç hatadan bahsedeyim.
N11, Trendyol, Hepsiburada, Morhipo ve Çiçeksepeti gibi firmalar, pazarda kendilerini doğru konumlandırmalıdır! Bir firma uzun yılların getirisi ve tüketicilerin alışveriş alışkanlıkları neticesi olarak bireysel teknoloji ürünlerinde ön plana çıkıyorsa, başka bir e-ticaret firmasının pazar lideri olduğu hazır giyim sektöründen ciddi bir geliri varken, bireysel teknoloji ürünlerinde ve hatta deterjandan, çeşitli gıda ürünlerine, bebek bezinden kedi kumu ve mamasına kadar, bildiğiniz market ürünlerinde de benzer çabalar göstermesi pek mantıklı değil. Hele kampanya dönemlerini çakıştırmak, benzer tarihlerde benzer aktiviteler yapmak, lojistik kontrolüne sahip değilken sizce mantıklı oluyor mu? %100 müşteri memnuniyeti, A’dan Z’ye bütün hizmet sürecini kapsamaz mı? Bir kedi kumu ya da deterjanı bir miktar daha ucuza alması, ödemesini yaptığı halde 15-20 gün boyunca o ürünü teslim alamamış müşteriyi yine de mutlu eder mi?
Türkiye’deki lojistik alanında, özellikle bireysel kargo sektöründeki esas itici güç artık e-ticarettir. Sağlıklı bir şekilde büyümek isteyen bir kargo firmasının çok sayıda e-ticaret firmasıyla çalışması kendisi için sağlıksız olabilir! Gerek e-ticaret firmaları, gerekse de kargo firmaları kendi pozisyonları ve stratejilerine uygun çözüm ortaklıkları yapmalıdır. Özetle kemik yapı olan kafatasıyla, beyin birlikte gelişmelidir!