Eller ve Neşter: İş Hayatında Karar Alma Süreçlerine Genel Bir Bakış

İbrahim Evren Alp
Eller ve Neşter: İş Hayatında Karar Alma Süreçlerine Genel Bir Bakış
Okuma Süresi: yaklaşık 3 dakika

Hayat, birbiri ardına alınan kararlardan oluşuyor. Ölçeği küçültüp, bir günü ele alalım. Sabah kalktığımızda hangi kıyafeti seçeceğimize karar veriyoruz. Ne yiyeceğimize, işe hangi yoldan gideceğimize, hangi işten başlayacağımıza, hangi işi yapıp hangisini yapmayacağımıza, bunları kimlerle yapacağımıza, eve hangi yoldan döneceğimize, akşam ne yiyeceğimize, kaçta yatacağımıza ve şu an burada yazamadığım onlarca, hatta belki yüzlerce konu hakkında kararlar alıyoruz. Bunlardan bazısı önemli bazısı nispeten daha önemsiz ama hepsi alınması gereken birer karar olarak dimdik karşımızda.

Bir de hayatımızda keşkeler var. Keşkeler genelde yanlış verilen kararların tercümeleri oluyor. Keşke bu gömleği giymeseydim, keşke poğaça yemeseydim, keşke o kontrata imza atmasaydım, keşke eve birinci köprüden gitseydim gibi.

Bu yazı ile özellikle iş hayatı için etkin karar alma süreçlerinin bazı evrelerinden bahsetmek istiyorum. Bu konuda ciddi süreli ya da süresiz yayın olduğunun farkında olmakla beraber ben, genel olarak Harvard Business Essentials’ın bu konuda yazmış olduğu temel kaynak kitaptan yola çıkacağım.

Etkin bir karar almanın ilk adımı başarı için uygun atmosferi yaratmaktır.

Burada atmosferden kasıt, fiziki ortam, konuya müdahil olan kişiler ve bunlar arasındaki ilişkidir. Doğru kişilerin olaya müdahil olmasını sağlayın. Bunlar konunun uzmanı, süreçten doğrudan etkilenecek ya da süreci doğrudan etkileyecek kişiler olmalı. Süreç konusunda otoriteyi destekleyen kişiler kadar farklı görüşleri dillendiren kişilere de ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Karar alma süreci için fiziksel olarak doğru yerde bir araya geldiğinizden, süreç sonucunda nasıl karar alınacağı konusunda bir araya gelmeden genel bir konsensüs olduğundan emin olmalısınız.

İkinci adım problemleri tanımlamaktır.

Burada kullandığınız mental çerçeve çok önemlidir. Zira eğer problemleri yanlış yorumlarsanız doğru bir sonuca varmanız mümkün olmayacaktır. Ancak unutmayın, doğru çerçeveyi koymanız, problemi doğru tanımlayacağınızı, dolayısıyla doğru sonuca varacağınızı garanti etmez. Sadece önemli bir ivme kazandığınız anlamına gelir. Asla çerçevenizin doğru olduğunu diğerlerine empoze etmeyin. Bilakis diğerlerinin kendi özgün çerçevelerini çizmeleri için onları teşvik edin.

Bir diğer adım, alternatif fikirler geliştirmek ve diğerlerini bunun için teşvik etmekten geçiyor.

Bu konuyu en güzel canlandıracak diyaloglardan birisi şu olmalı.

Evet Hülya Hanım güzel bir bakış açısı ama eminim ki başka fikirler de geliştirmek mümkün. Tamer Bey, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Beyin fırtınası alternatif fikirler geliştirmek için kullanılan en etkin yollardan birisidir. Etkin bir beyin fırtınası için yaratıcı çatışmaları teşvik edin. Bunun için ekibin bunu içselleştirmesi, süreci birinin yönetmesi ve gerektiği zaman konuyu sonlandıracak reel veya manevi bir otoritenin var olması önemlidir. Unutmayın, ulu çınarlar, fırtınalı diyarlarda yetişir!

Geliştirilen alternatifleri değerlendirin.

Bunun için belli ana değerlendirme kriterleriniz olmalı. İş dünyasında en çok kullanılanlar: maliyet, kâr veya fayda, finansal etkiler, zaman, kaynak gerekliliği, riskler, yasalar ve etik değerlerdir. Üzerinde tartışılan konuya göre kriterlerinizi öncelik ve ağırlık açısından sınıflandırın. Her bir alternatifi buna göre puanlayın.

Şimdi karar alma aşamasına geldik.

Bu aşamada yine herkesin açık yüreklilikle fikirlerini beyan etmesini sağlayın. Kişilerin fikirlerini önceki adımlara göre ifade etmeleri için onları destekleyin. Bu adımlardan çıkmanız sürecin gereksiz yere uzamasına sebep olabilir. Unutmayın! Zamanla yarışıyoruz. Burada yöneticiye herkesin söz almasını ve katılımcı ortamı sağlaması için çok önemli bir rol düşmektedir. Bu aşamada demokratik veya otokratik davranmak yöneticinin vermesi gereken bir karardır. Karara vardıktan sonra, bir uygulama (implementation) planı çizmelisiniz. Bir benzetme yapmak gerekirse, artık neşter sizin ya da kararı uygulamaya koyacak kişinin ellerinde. Elinizdeki bir neşter olduğuna göre, konuya bir cerrah titizliğiyle yaklaşmalı ve elinizin titrememesi gerektiğini bilmelisiniz. Kısa süreli bir tereddüt, hastanın sedyede kalması demektir.

Uygulama başladıktan sonra yaptığınız gözlemler, geri bildirimler ve reel sonuçlar, aldığınız kararın doğru olup olmadığını gösterecektir. Doğru karar aldıysanız ne mutlu. Almadıysanız artık yeni bir karar verilmesi gerektiğini biliyorsunuz.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar