Koronavirüsün Kazananı!

Merdan Erdoğan
Koronavirüsün Kazananı!
Okuma Süresi: yaklaşık 5 dakika

Dünyamızın önemli bir çoğunluğu, son zamanlarda etkisini daha fazla hissettirmeye başlamış olan koronavirüsün (Covid-19) korkusu ile yaşamına devam ediyor.

Avrupa kıtası başta olmak üzere, Kuzey Amerika kıtasında da hızlı bir artışın söz konusu olduğu, paylaşılan rakamlarla görülebiliyor.

Aylar öncesinde Çin’in Wuhan kentinden yolculuğuna başlayan virüs, asıl konaklama yerini ise dünyanın en yaşlı 2. ülkesi olarak kabul edilen ve Avrupa’nın merkezinde bulunan İtalya olarak seçti. Amerika ile İtalya arasında kararsız kalabilir ilerleyen haftalarda. Kendisine çok daha yakın olan dünyanın en yaşlı ülkesi Japonya’yı mesken olarak seçmemesinin sebebini ise kendisine sormak gerekiyor.

Avrupa’da birçok ülkede sokağa çıkma özgürlüklerine kısıtlamalar getirildi. İnsanlar daha çok evde kalmaya zorlandı. Birçok uluslararası organizasyon ertelendi. Uluslararası uçuşlar neredeyse tamamen durmuş durumda. Uzun lafın kısası dünyamızın önemli bir parçasında hayat durdu.

Neredeyse duran sosyal hayatın aksine durmayan ve hızla çoğalan bir şey var bugünlerde: “Online satışlar”

Koronavirüs nedeni ile okulların tatil edildiği hafta ülkemizdeki online satışlar %80 artmış durumdaydı. Tahminim, kötü haberlerin gelmeye başlaması ile birlikte bu artışlar devam ediyor. Birçok bilindik marka mağazalarını kapattıklarını duyuran bildirimler yaptı. Müşterilerine alışverişlerini online mağaza üzerinden yapabileceklerini duyurdular. İnsanlar birçok uygulamayı belki de ilk kez indirip, evlerinde kalarak alışveriş yapmanın kırılgan huzurunu yaşamaya başladı.

Peki artan sadece online satışlar mıydı?

Tabii ki hayır. Online eğitim (ilköğretim, lise, üniversite), iş toplantıları (skype, google meet vb.), bankacılık ve finans işlemleri (fatura ödemeleri, para transferleri vb.). Bu artış oranı sürecin uzaması ile artarak devam edecektir. Ülkemiz, internet kullanım oranlarında tarihi zirvesine Mart 2020 itibarıyla ulaşmıştır diye düşünüyorum. Özellikle dünya genelinde “stay at home” ve ülkemizde de “evdekal” kampanyaları oldukça hızlı bir şekilde yayıldı. Birçok resmî kurum ve firma, günlük işlemlerin online kanallar yolu ile yapılabileceğine dair sms ve benzeri bildirimler gönderdi.

Gelelim matematiksel anlamda tam olarak yanıt bulamadığım noktalara. Aşağıdaki tablo İtalya Sağlık Enstitüsü’nün 17 Mart 2020 tarihli verisini gösteriyor. İtalya’da koronavirüsten dolayı ölenlerin yaş ortalaması 79,5 olarak açıklanmış. Ölenlerin yaklaşık %49’u en az 3 ve daha fazla ölümcül hastalığa sahipmiş. %25’i ise 2 ölümcül hastalığa sahipmiş. 1 ölümcül hastalığa sahip olanların sayısı ise %25. Hiçbir hastalığa sahip olmadığı halde doğrudan virüs sebebi ile ölenlerin sayısı ise %0,8. Yani %1’in altında.


Kaynak: https://www.bloomberg.com/news/articles/2020-03-18/99-of-those-who-died-from-virus-had-other-illness-italy-says

Uzmanların asıl paylaşmaları gereken konu ise İtalya’da normal şartlarda günlük ortalama 1.750 olan ölüm sayısının Mart 2020’deki günlük seyrinin ne olduğu. Yani virüsün olmadığını düşünürsek, İtalya’da Mart 2020’de yaklaşık 55.000 ölüm bekleniyordu. Acaba virüs sonrası 2020 Mart ayında toplam sayı kaç olarak belirlenecek?

Daha ilginç ve matematik ile uyuşmayan başka bir konu ise yaklaşık 1,5 milyarlık nüfusa sahip olan dünyamızın en kalabalık ülkesi Çin, hastalığın çıkış noktası olarak kabul edilirken nasıl oldu da ölüm sayısı 3.300’lerde kalabildi?

Çin’de sigaraya bağlı ölümlerin sayısı yıllık 1 milyonun üzerinde tahmin ediliyor ki bu şu demek: Her gün Çin’de yaklaşık 3.000 kişi sigara sebebi ile hayatını kaybediyor.

Öte yandan, insanları evlerine kapatacak kadar bulaşıcı ve korkutucu bir virüsün temizlik ve hijyen şartları düşünüldüğünde Hindistan başta olmak üzere (ki yaklaşık 1,4 milyar insan yaşıyor Hindistan’da) Afrika kıtasına da çok fazla yayılmamış olması? Virüsün liderliğini yapan ülkelerin çoğu G20 içerisinde yer alıyor. Belli bir ekonomik güce ve sağlık altyapısına sahip ülkeler bunlar. Nispeten bu ülkelerin vatandaşları da dünyanın kalan kısmına göre sağlık konusunda daha eğitimli kabul edilebilir.

Bir başka konu ise, henüz hiçbir ülkede sokakta sigara içme yasağının getirilmemiş olması. Hatta ülkemizde alınan son bilim kurulu kararında, park ve sahillerde hafta sonu yürüyüş, koşu ve spor dâhil yapılmamasına dair karar alınırken yine sokaklarda sigara içilmemesi ile ilgili bir karar alınmış değildi.

Koronavirüs kapan ünlülerin sayısı ise inanılmaz derecede yüksek.

Spor, sanat ve siyaset dünyasından birçok kişi virüse yakalanmış görünüyor. Bu Prens Charles’a kadar ulaşmış durumda. Bu kadar çok ünlünün virüse yakalanmış olduğu dünyamızda toplam vaka sayısının, dünya nüfusunun 1/10.000 oranından çok daha az olması ise insanı başka şekilde düşüncelere sürüklemiyor değil. Ünlülerin virüse yakalanma oranı katbekat daha yüksek görünüyor.

Herkesin tahmin ettiği gibi önümüzdeki 2 ay içerisinde koronavirüs, izlerini yavaş yavaş kaybettirmeye başlayacak. İnsanların üzerine saldığı o en kuvvetli duygulardan biri olan “korku” da başka bir patikaya saparak giderek uzaklaşacaktır insanlardan. Koronavirüsün bıraktığı en kalıcı iz ise internetin artık çok daha verimli bir şekilde kullanılıyor olması olacaktır.

Koronavirüsün daha az karbon tüketiminin sağlandığı, daha az insanın zamanlarının önemli bir kısmını yollarda, ofislerde, kuyruklarda harcamadığı bir dünya bırakacağı kesin gibi. Bu dünyamız ve bizler için sevindirici bir durum olarak kabul edilebilir.

Korkutucu olan ise olası bir kaos durumunda bizlerin verdiği tepkiler. Bencillik ve doyumsuzluğu hızlı bir şekilde yoğurup ortak kullanımda olan kaynaklara hücum etmemiz. Aşırı stok yapmanın verdiği rahatlama sonrası ise dünyanın farklı ülkelerinde açlık ve yaşam mücadelesi veren çocukların resimlerini sosyal medyadan paylaşmamız, üzerinde durulması gereken önemli konulardan. İliklerimize kadar hissetmiş olduğumuz benzer duruma düşme korkusunu yenmemize neden olan aşırı stoğa sahip olmanın verdiği vicdani huzursuzluğun yerini rahatlama hissi ile doldurma çabasından pek de farklı bir durum olmasa gerek.

Özetle, koronavirüsün kazananı mavi gezegen.

Belki koronavirüs sebebi ile on binlerce insan nefes alma zorluğu ve ciğerlerinde yaşadıkları acı sebebi ile enerjilerini başka bir boyuta taşımış olacaklar. Dünyamız ise daha temiz nefes alarak ve ciğerlerini biraz da olsa temizlemiş olarak dönmeye devam edecek. Bu uğurda hayatını kaybediyor olmak da özel bir ayrıcalık ve kutsal bir görev olarak kabul edilebilir her gün 100.000’den fazla ölümün gerçekleştiği dünyamızda. Mavi gezegenin renginin daha fazla solmamasına katkıda bulunma ihtimali olan bu insanların ruhlarına teşekkür etmek zorundayız.

Not: İçinde bulunduğumuz durum itibarıyla biraz garip gelebilir bazı ifadelerim. Belki akıp geçen zaman sonrası normalleşirler.

Her şey gönlünüzce olsun…

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar